Alkışlamak… Fakat Ne Kadar?
Çocukların övgüye ihtiyaçları vardır. Fakat ne kadar ve nasıl olması gerektiği konusundaki yorumlar değişkenlik gösterir. Bazı uzmanlar, çocuğunuzu mümkün olduğu kadar çok ve açıkça övün diye tavsiyede bulunurken diğerleri çocuğunuzun kendi yaptıklarını gerçekçi olarak değerlendirmede zorluklar yaşayan varsayımında bulunarak alkışı abartmamak gerektiği konusunda uyarırlar. Bazılar, övgünün davranışa göre olması gerektiğini ve “Sen bütün dünyadaki en iyi çocuksun” yerine “Bu kamyonu paylaşman çok iyi bir davranıştı” demenin daha doğru olacağını ifade ederler. Kendilerine sürekli olarak en iyi oldukları söylenen çocukların, zamanla anne babalarının abartılı beklentilerini karşılayamadıkları için üzülecekleri ve mükemmeliyetçilikleri nedeniyle de denemekten vazgeçebilecekleri ileri sürülmektedir. Diğerleri, çabanın kendisine odaklanmasını önerirler, çünkü bir çocuğun çabalamaları her zaman başarıyla sonuçlanmayabilir. (Bebek uyurken sessiz kalmaya çalıştığın için sana teşekkür ederim.”) Başkaları ise övme esnasında (eleştiride de öyle) “ben” cümlesiyle; kendinizi ifade etmenizi önerir. (“Oyuncaklarını toplama şeklini beğeniyorum.”)
Çocuğunuzu överken bu yaklaşımlardan hangisini seçmelisiniz? Hangisinin sizin çocuğunuz için daha uygun olduğunu düşünüyorsanız onu tercih edin. Eğer çocuğunuz “bir daire çizmek için çok zorlandın” dediğinizde ve kendinizi soğuk davranmak için zorladığınızda üzülüyorsa o zaman onu övmek için daha uygun ifadeler bulun, örneğin “Gerçekten çok güzel bir çizgi çizdin”. Eğer çok fazla olan ve hak edilmemiş övgü çocuğunuzu bezgin ve şapşal yapıyorsa bunu kesin ve daha dürüst davranın: “Bu parçaları koyman gerçekten çok iyiydi, fakat bence bu yap-bozu bitirebilmen için biraz daha fazla gayret etmen gerekiyor.” (Fakat koyduğunuz hedefin gerçekçi olduğundan emin olun.)
Başarısından gurur duyan bir çocuğun bu duygusunu kuvvetlendirin. Ona kendinden memnun olmasını öğretin (“Kaydırağa kendi başına çıkabildiği için kendinle gurur duymuyor musun?”), bu şekilde sizin getirdiğiniz ilgiye bağımlı olmayacak ve kendi kendisini nasıl alkışlayacağını öğrenecektir. Başardıkları kadar mizah duygusu, nezaket, eşyaları bulabilme yeteneği, cana yakınlık gibi vasıflarını da övün.
Hangi yaklaşımı kullanırsanız kullanın övgülerinizde spesifik olun. Örneğin (“çok iyi”) yerine (“oyuncaklarını toplayarak harika bir iş yaptın”) deyin. Gelecekteki gayretlerini yüreklendirmek için sık sık övgüde bulunun, fakat yanlış anlaşılacak ve yüreklendirici etkisini kaybedecek kadar da fazla değil. Hak edilmemiş övgüde bulunmaktan kaçının, fakat standartlarınızı nadiren övgüde bulunabileceğiniz kadar yüksek tutmamaya dikkat edin. Son zamanlarda öveceğiniz bir durumla karşılaşmadıysanız öveceğiniz bir şey bulmaya çalışın -çocuğunuz sürekli yeni kilometre taşlarına erişeceği için bu o kadar da zor olmayacaktır.
Bu konudaki otoriteler ne derse desin, eğer içinizden çocuğunuza “Bugün çok iyi bir çocuktun” veya “Neslihan’ın bisikletine binmesine izin verdin, sen ne kadar iyi bir kızsın” demek geliyorsa kendinizi tutmayın. Anne babanın samimi övgüsü, bir uzmanın görüşüne dayanarak ve dikkatlice hesaplanarak sarf edilmiş olandan daha değerlidir.
Ve övgülerinizi sonraya saklamayın. Çocuğunuz iyi bir iş çıkardığında veya düşünceli bir jest yaptığında sizin samimi tepkinizi, bütün ailenin, bakıcılarının, misafir çocukların, televizyon tamircisinin, tesisatçının önünde ve anında görmesini sağlayın. Ve aklınızda tutun ki övgü her zaman kelimelerde ifade edilmek zorunda değildir. Bazen sırtını sıvazlamak, sarılmak ya da gurur duyduğumuzu ifade eden bir gülücük de aynı anlama gelir.