Sakin Olmak

Özellikle evde küçük bir çocuk varsa kimse devamlı sakin, rahat ve soğukkanlı davranamaz. Fakat ebeveynin sık sık asabi davranışlar sergilemesi hem kendisi hem de çocuk için zararlı olacağı için aşağıdaki basit stratejilere bir göz atmak sinirli davranışları en aza indirgemek için iyi bir fikir olabilir:

Tehlikeli günlerde stresten uzaklaşın: Çocuğunuzun sızlandığı, huysuzlandığı zamanlar, işinizde problemleriniz olduğunda, eşinizle, annenizle, yakın arkadaşınızla kavga ettiğinizde, âdet döneminizdeyken, tam işin ortasındayken çamaşır makineniz bozulduğunda ve tamirci gelecek haftadan önce gelemeyeceğini söylediğinde sinirden çıldırmanız daha olasıdır. Buna benzer bir gün geçirdikten sonra stresinizi artıracak aktivitelerden uzak durmaya çalışın (örneğin çocuğunuza ayakkabı almaya gitmeyin). Bunun yerine, hem sizi hem de küçük çocuğunuzu kesinlikle rahatlatacak bir aktivite yapın (örneğin beraber parka gidin ya da ayaklarınızı uzatıp video seyredin).

Meselelerinizi dikkatle seçin: Çocuğunuzu her konuda azarlamak yerine sadece önemli bazı konularda tavrınızı koyun. Çocuğunuz kendiliğinden bu tutumun adil olduğunu fark ettiği zaman (erişkinler de her zaman istediklerini elde edemezler) kendini her konuda tartışmak için eskisi kadar zorunlu hissetmeyecektir. Bu iki taraf açısından da kavgaları azaltacaktır ve gerektiğinde sözünüzü dinletmeniz daha kolay olacaktır.

Bir ara verin: Sinirden kudurduğunuzu hissettiğiniz zamanlar, birkaç dakika konudan uzaklaşın. Ona kadar sayın (ya da gerekirse yüze kadar), birkaç derin nefes alın (doğum derslerinde öğrendiğiniz nefes egzersizlerini uygulayın), meditasyon yapın, zevkli bir şeyler düşünün, ya da sizi rahatlattığını düşündüğünüz bir cümleyi sakinleşene kadar defalarca – kendi kendinize tekrarlayın (“Çok sakinim ve huzurluyum” gibi). Bu arada kendinize gelene kadar da çocuğunuzu yalnız bırakmayın.

Sözcüklerinize dikkat edin: Sinirlenmenizde yanlış bir şey yoktur çünkü öfke de doğal bir duygudur. Fakat birine fiziksel veya duygu sal olarak zarar vermeden bu siniri ifade etme yetisi, doğuştan sahip olduğumuz bir özellik değildir. Çocuğunuzun yaptığı veya yapmış olduğu sizi sinirlendiren bir hareket karşısında otomatik olarak hiddetlenip saldırmak yerine İlişkilerinizi mantıklı şekilde, kırıcı olmadan ifade etme konusunda kendinizi yetiştirmelisiniz. “O kadar kötüsün ki beni hiç dinlemiyorsun!” demek yerine “Beni dinlemediğin zaman o kadar sinirleniyorum ki bağırmak istiyorum” o diyebilirsiniz.

Sinirinizi dışa vurun: Kendinizi çok sinirli hissediyorsanız derhal çocuğunuzdan uzaklaşın ve saldırgan duygularınızı boşaltmak için incitemeyeceğiniz bir şey bulun. Bir yastığı yumruklayabilirsiniz (ama vahşice değil, çünkü çocuğunuzu korkutabilirsiniz), yerinizde yürüyüp, zıplayabilirsiniz, ya da oda içinde turlar atabilirsiniz. Çocuğunuza “Yapmış olduğun şey için gerçekten sana çok sinirlendim. Bu nedenle, sanırım sinirim geçene kadar bu odada turlar atacağım.” Sinirinizi çocuğunuzun taklit etmesini istemediğiniz şekillerde ifade etmemelisiniz, yani kapıları çarpmamalı, tabakları atmamalı, duvarlara vurmamalısınız. Ayrıca yine, çocuğunuzu yalnız bırakmamalısınız.

Öfkenizi yazıya dökün: El altında bir defter bulundurun ve kontrolünüzü kaybetmeye başladığınızı hissettiğiniz zamanlar öfkeli duygularınızı kâğıda dökün. İçinizden geldiği gibi yazın, kelimeleri seçmeyin. Kağıt ve kalemin tedavi edici gücü karşısında çok şaşıracaksınız.

Sinirinizi müzikle çözün: Müzik, hem çocuklar hem de yetişkinler için tedavi edici olabilir. Sevdiğiniz bir kaset ya da CD’yi dinlemeniz ikinizi de teskin edebilir.

Kucaklaşın: Genelde kucaklaşma terapisi sinirleri gevşeyebilir ve hiddet duygularını yok edebilir. En iyi sonucu almak için çocuğunuza sıkıca sarılın, onu kollarınızın arasına alın ve gözlerinin içine bakın. Ama sakın bu terapiyi kucakta tutulmak istemeyen bir çocuğa karşı uygulamayın, bu çocuğunuzu da sizi de daha fazla öfkelendirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Bakış açınızı kaybetmeyin: Elinizin altında, bebeğinizin özellikle tatlı göründüğü bir anda çekilmiş fotoğrafını bulundurun ve sizi kızdırdığı zamanlarda hemen bu fotoğrafa uzanın. Çocuğunuzun yaramazlık ya da hırçınlık yaptığı bir anda ise gözlerinizi kapatın ve bebeğinizi en şirin halleriyle hatırlamaya çalışın. Örneğin size dondurmasından bir parça uzatırken, kızağın üzerinde size gülerken, çamaşırlarınızı katlamanıza yardım ederken, ya da bir melek gibi uyurken.

Ağlayacak bir omuz bulun: Eğer çocuğunuza çok sinirlenirseniz ve hiçbir şey size yardımcı olmuyorsa o zaman, iyi bir dinleyici olan bir arkadaşınızı ya da akrabanızı arayın ve içinizi dökün. Bunu çocuğunuz uyurken ya da dışarıdayken yapın.

Kendinizi aziz durumuna sokmayın: Kendilerine karşı iyi davranmaya zamanı olmayan ebeveynler, çocuklarına karşı da iyi davranamazlar. Eğer ebeveynliği aziz olmakla eşdeğerli görüyorsanız içinizde kin ve düşmanlığın birikmesine engel olamazsınız, bu da genelde kontrolünüzün kaybıyla sonuçlanır. Bu nedenle, kendiniz için de güzel vakit geçirmeye çalış malısınız.

Öfkeli anlarınızı unutmayın: Eğer sinirinizi bozan şeyi bilirseniz, kendinizi kontrol etmeyi de öğrenirsiniz. Sık sık sinirlendiğinizi düşünüyorsanız o zaman bunların yazılı bir listesini tutun. Böyle bir olaydan sonra kendinize gelince, olayın ne zaman olduğunu, tetikleyici faktörleri (özel bir konu, sizin ruh haliniz, çocuğunuzun ruh hali, kaçırdığınız bir gün, ikinizin de yeterli uyuyamamış olması ve bunun gibi.) çocuğunuzun ve sizin yapmış olduğunuz hareketleri ve durumu nasıl çözdüğünüzü not edin. Böyle birkaç olaydan sonra notlarınızı okuyun ve durumları mümkün olduğu kadar tarafsızca değerlendirmeye çalışın. Neyi doğru yaptınız? Neyi yanlış yaptınız? Neyi daha iyi yapabilirdiniz? Eğer öfkeli davranışlarınızda benzerlik varsa (örneğin hep akşam saatlerinde, her ikiniz de acıktığında ya da yorulduğunda mi oluyor?) o zaman bunları önlemek için bir takım ipuçları elde etmiş olursunuz (siniriniz alevlenmeden önce bir sandviç yiyebilirsiniz ya da günün sonunda rahatlatıcı bir aktivite yapabilirsiniz). Acaba sizin bu tür sinirli patlamalarınıza sebebiyet verecek bir takım duygusal sorunlarınız mı var? Acaba hem ev işleri hem de mesleğiniz gibi iki görevi aynı anda üstlendiğiniz için mi sinirlisiniz? Ya da işte çalışmak isterken evde hapsolduğunuz için mi? Yoksa kendinize ya da bir başkasına sinirlisiniz de bunun acısını savunmasız çocuğunuzdan mi çıkarıyorsunuz? Çocuğunuzu gereğinden fazla mı kısıtladınız yoksa ona çok fazla olanak mı tanıdınız? Sinirleriniz mi bozuk ya da kendinizi depresyonda mı hissediyorsunuz?

Eğer durumu başarıyla analiz ettiyseniz soruna çare bulmaya çalışmalısınız. Eğer mesleğinizi çocuğunuz için feda ettiyseniz, part-time çalışarak işe geri dönebilirsiniz. Eğer istemeden çocuğunuzun canını sıkan çok sıkı kurallar koyduysanız kurallarınızı biraz gevşetebilirsiniz. Öfkenizin kökenini bulamıyorsanız ya da engelleyemiyorsanız o zaman çocuğunuzun doktoruyla, kendi doktorunuzla ya da bir terapistle konuşun (ama bunu çocuğunuzun önünde yapmayın). Profesyonel birinin yardımından da faydalanabilirsiniz.